Yaptığı askeri yardımlarla terör devleti İsrail’in Gazze’deki soykırımının en büyük destekçisi haline gelen ABD, işgalci güce diplomatik alanda da kalkan sağlamaya devam ediyor. Sözde Gazze’deki sivillerin ölmesinden rahatsızlık duyduğunu belirten, “Filistinlilerin acısını dindirmek için en çok ABD’nin çaba harcadığını” iddia eden Washington yönetimi, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde Gazze’de acilen insani ateşkes talep edilen karar tasarısını veto eden tek ülke oldu. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres’in BM Şartı’nın 99. maddesini işleterek Konseye gönderdiği mektuba atıfta bulunulan karar tasarısında, Gazze Şeridi’ndeki korkunç insani durum ve Filistin halkının çektiği acılara işaret edilerek tüm sivil toplumların korunması gerektiği belirtiliyordu. Buna rağmen tasarıyı veto eden ABD, bölgenin kan gölüne dönmesinde bir numaralı fail olduğunu da kanıtlamış oldu.
BMGK’da Birleşik Arap Emirlikleri ve aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 80’den fazla ülkenin eş sunucusu olduğu Gazze’de ateşkese dair karar tasarısı, düzenlenen acil oturumda oylandı. 15 üyeli Güvenlik Konseyi’nin 13 üyesi ateşkes taslağının lehine oy kullanırken sadece ABD ateşkesi reddetti. İngiltere ise “çekimser” oy kullandı. Ancak BM Güvenlik Konseyi’nin kalıcı üyesi olması nedeniyle, ABD’nin verdiği ‘Hayır’ oyu taslağın reddedilmesine sebep oldu.
Acilen insani ateşkes çağrısı yapılan karar tasarısında, tüm taraflara özellikle sivilleri koruma konusunda uluslararası hukuk uyarınca yükümlülüklerini yerine getirme çağrısı yapılıyordu. Karar tasarısında, tüm esirlerin acilen ve koşulsuz serbest bırakılması ve insani yardıma erişim sağlanması talep ediliyordu. ABD’nin BM Daimi Temscilisi Robert Wood, karar tasarısında Hamas’ın kınanmadığını, bazı Konsey üyelerinin bu konuda sessiz kalmasının kabul edilemez olduğunu belirtti.
Terör devletine her alanda desteğini esirgemeyen ABD’de Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Sözcüsü John Kirby, birkaç gün önce “Filistinlileri en çok biz düşünüyoruz” açıklaması yaparak adeta dünyanın aklıyla alay etmişti. Beyaz Saray’da düzenlenen basın toplantısında Kirby pişkince “Bana Gazze’deki insanların acı ve ıstıraplarını dindirmek için ABD’den daha fazlasını yapan bir ülke söyleyin. Başaramayacaksınız, işe yaramayacak!” dedi. Araya girmeye çalışan gazetecileri de sesini yükselterek susturdu.
Filistin’in Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Riyad Mansur, kararı veto eden ABD’ye tepki gösterdi. Mansur, vetonun ardından yaptığı konuşmada, “Bu, Güvenlik Konseyi için korkunç bir gün” ifadesini kullandı. Mansur, “Bu sonucu reddediyoruz ve bu menfur vahşeti durdurmak için her türlü meşru yola başvurmaya devam edeceğiz” dedi.
Filistinli direnişçiler de, ABD’nin kararını “İsrail’in Filistin halkının öldürülmesine doğrudan katılımı” olarak değerlendirdi. Hamas’ın Siyasi Büro Üyesi İzzet er-Rişk, “Bunun ahlak ve insanlık dışı bir tutum olduğunu düşünüyoruz. ABD’nin ateşkes kararının çıkmasını engellemesi, işgalci İsrail’in halkımızı öldürülmesine doğrudan katılım ve daha fazla katliam ve soykırım yapılması için bir çağrıdır” ifadelerini kullandı.
Oylamada veto hakkını kullanan ABD gibi, çekimser kalan İngiltere’ye de tepkiler yükseldi. Uluslararası sivil toplum kuruluşu Save the Children, İngiltere’nin, Gazze’deki çocukların yaşayacağı dehşetin “suç ortağı” olduğunu belirtti. Save The Children İngiltere, X sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda,”(İngiltere Başbakanı) Rishi Sunak ve hükümeti, bir kez daha Gazze’deki çocuklara sırtını çevirmeyi tercih etti. İngiltere, BMGK’de ateşkesten yana oy kullanmayarak çocukların önümüzdeki saatler, günler ve haftalarda yaşayacağı dehşetin suç ortağıdır” ifadelerine yer verildi. Save The Children’den yapılan yazılı açıklamada da söz konusu karar tasarısının, “Gazze’deki şiddeti durdurmak için kaçırılmış fırsat” olduğu belirtildi. Açıklamada, “BMGK’yi acilen toplanmaya ve tarafların uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmeleri ve insani yardımın sivillere ulaşması için gereken koşulların oluşturulması amacıyla sürekli ateşkes talep eden karar almaya çağırıyoruz.” ifadesi kullanıldı.