Dün öğlen saatlerinde İngiliz haber ajansı Reuters’a İsrailli bir yetkilinin “İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, merkezci eski general Benny Gantz’ın hükümetten ayrılmasının ardından geniş çapta beklenen bir hareketle altı üyeli savaş kabinesini feshettiğini” açıklaması, siyasi çevrelerde Netanyahu hükümetinin istifası için tuşa basıldığı yorumlarına yol açtı.
Aynı günün akşamında saat 19.00 itibariyle İsrail’in Batı Kudüs bölgesinde yer alan Meclis binasının önünden başlayarak, tüm ülkeye yayılarak sürmesi planlanan protesto gösterilerinin amacı Netanyahu’nun istifa etmesi ve Hamas’ın elindeki İsrailli rehinelerin serbest kalması…
Kamuoyu baskısı sonucu yargı yoluyla Netanyahu’nun görevinden azledilmesini sağlamak da denklemde yer alıyor.
Yerine kim gelecek? Asıl sorun bu. Netanyahu’ya savaş sonrası planını paylaşması için 8 Haziran’a kadar tanıdığı sürenin dolmasıyla istifa eden Benny Gantz’ın yeni İsrail Başbakanı olma olasılığı düşük değil.
Savaş Kabinesi’nin feshedilmesine, Filistin’de barış ve özgürlük yanlılarının zaferi diye bakmak çok doğru olmayacak.
CNNTÜRK’e açıklamalar yapan Doç.Dr. Furkan Kaya protestocuların lideriyle yaptığı görüşmeye dayanarak, 9-11Temmuz’da ABD’de yapılacak NATO toplantısına kadar Netanyahu’nun iktidardan düşürülmesinin hedeflendiğini söylüyor.
Netanyahu’nun aralarında Savunma Bakanı Yoav Gallant ve savaş kabinesinde yer alan Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer‘in de bulunduğu küçük bir bakan grubuyla istişarelerde bulunması bekleniyor.
Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) 28-29 Nisan tarihleri arasında Riyad’da 93 ülke liderinin ve IMF, DB gibi küresel kurumların katılımı ile düzenlediği Zirve’den aktardığım notlarda, “Netanyahu’suz ve Hamas’sız 2 devletli çözüm” formülü üzerinde çalışıldığı izlenimi edindiğimi 1 Mayıs tarihli yazımda paylaşmıştım.
Zirvede Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın da konuşmacılar arasında olması, Filistin’de çift başlı yönetimin sürdürülemez olduğuna dair mesajlar içeriyordu.
Hamas idaresindeki Gazze Şeridi’nde taş taş üstünde kalmadı; Filistin Ulusal Yönetimi ve Batı Şeria ise Mahmut Abbas yönetimindeki El Fetih’in idaresinde.
El Fetih ile Hamas; tek Filistin için biraraya gelebilecek mi?
Netanyahu’nun 7 Ekim Hamas saldırısından yalnızca 5 dün sonra kurduğu Savaş Kabinesi’ni feshetmesi, İsrail’in barışa yaklaştığı umudundan ziyade Amerika’nın iç politikaya müdahalesi gibi duruyor.
Netanyahu’nun Filistin halkına yönelik soykırıma varan süren saldırıları, aradan geçen 8 ayda genişleyerek bölgedeki gerilimi artırıyor.
41 binin üzerinde can kaybı, 1.5 milyon Filistinlinin yerinden yurdundan edilmesi, çağımızın en büyük insanlık katliamı; hesabı birisi ödeyecek!..
Lahey’de görülen Uluslararası Ceza Mahkemesi ICC Başsavcısı Karim Khan yaptığı yazılı açıklamayla; Netanyahu ve Savunma Bakanı Gallant‘ın yanı sıra Hamas Politbüro Başkanı İsmail Haniya, Hamas’ın Gazze lideri ve askeri kanat başkanı Yahya Sinwar hakkında “tutuklama emri” talep etti.
Yapılan açıklamada; Netanyahu, Hamas lideri Sinwar, Gallant, El Kassam Tugayları‘nın askeri kanadı komutanı Muhammed Al-Deif ve Hamas Politbüro şefi Haniye‘nin Ekim 2023’ten bu yana işlenen savaş suçlarından sorumlu olduğu aktarıldı.
Aynı zamanda feshedilen 6 kişilik Savaş Kabinesi’nin de üyesi olan Gallant bu karara “Dünyada hiç kimsenin İsrail’i ve bizim davranış şeklimizi eleştirmeye yönelik ahlaki hakkı yoktur.” karşılığını vermişti.
Çocuk, kadın, sivil demeden Filistin halkını katletmeyi “ahlaki” bulan bir komutan!
Gallant, 15 Mayıs’ta düzenlediği basın toplantısında “savaş sonrası” planı açıkladı. Burada Gazze’nin İsrail’in sivil veya askeri yönetimine rıza göstermeyeceğini ve “Hamas dışındaki” Filistinli kuruluşların uluslararası aktörler eşliğinde yönetilmesinin İsrail’in çıkarına olduğunu savunmuştu.
Batı koalisyonu Hamas’ı “terör örgütü” olarak tanımlarken Türkiye ulusal kurtuluş savaşçısı tanımı getiriyor.
ABD’nin 91 milyar dolarlık Ukrayna-İsrail yardım paketinden, 24 milyar dolar savunma bütçesi olan İsrail’e 26 milyar dolar, insai yardım için 1 milyar dolar ayırdı.
Bu bütçe Ukrayna ve İsrail’de savaşı sürdürmeye yarayacak.
UKRAYNA’YA DA YIĞINAK YAPILDI
ABD’nin Rusya’nın işgali altındaki Ukrayna’ya 61milyar dolarlık askeri yardım paketinin üzerine, geçtiğimiz gün İtalya’da toplanan G7 toplantısında getirdiği Ukrayna’ya 50 milyar dolar kredi açılması önerisi, üye devletlerden kabul gördü.
G7’nin açacağı kredinin kaynağı; Rus oligarklarının ambargoya takılan yurt dışına çıkardıkları 300 milyar doların faiz geliri olacak.
ABD bu formülle iki türlü kazançlı çıkıyor. Birincisi Rusya ile savaşın finansmanını Rus parasıyla karşılıyor; ikincisi Ukrayna’ya savunma sanayi ürünlerini satacak.
Bir cepten öbür cebe transfer.
Kabaca Türkiye’nin komşu coğrafyasında savaş endüstrisine aktarılacak yaklaşık 140 milyar dolarlık kaynak, savunma sanayinde faaliyet gösteren iş dünyası için kulak arkası edilecek bir mevzu değil.
Türk savunma sanayi Ukrayna’ya gelecek 61 milyar dolarlık ABD yardımından umutlandı; bağlantılar kurdu.
Savunma sanayi haberleri veren International Crisis Group, 20 Aralık 2023 tarihli makalesinde Baykar Grubu’nu ele aldı:
*Bayraktar TB2 silahlı insansız hava aracı (SİHA) Ukrayna, Libya, Karabağ ve başka yerlerdeki savaş sahalarında kullanıldı.
*20 Aralık 2023 itibariyle en az 26 ülke Türkiye’deki şirketlerden insansız hava aracı teslim aldı, yedi ülke anlaşma imzaladı ve teslimat bekliyor, 8 ülke ise sistemleri satın almaya istekli olduğunu belirtti. Baykar CEO’su Selçuk Bayraktar
Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne göre 2022 yılında birçok Batılı silah üreticisinin gelirleri ortalama olarak azalırken, Türk savunma şirketlerinin gelirleri bir önceki yıla göre yüzde 22 arttı.
Savunma sanayinde ileri teknoloji ürünü silah geliştiren bir şirketin tedarikçisiyle görüşüyorum; “Hep çalıştığımız bir firmaydı. Bir haftadır Ukrayna için sipariş ettiği silahları teslim almadı. Ofisim füze atarlarla dolu… Teslim almamasının bana maliyeti 1 milyon doların üzerinde. Bizim sektörde deve dişi olan bu şirketlere karşı dava da açamazsın. Ne olacak bilmiyorum” diyor.
Rusya’nın savunma bütçesini 100 milyar dolara çıkararak “el yükselttiği” bir savaşta, Türkiye Ukrayna’ya askeri malzeme satabilecek mi?
Unutmayalım ki Türkiye doğalgazda Rusya’ya bağımlı ve 2023 doğalgaz faturasını erteledi.Türkiye’nin BRICS üyeliğine onay verdi.
Sıcak çok sıcak günlerden geçiyoruz.
Masaya güçlü oturmak gerekiyor.
Orta Doğu’dan Balkanlara (ki Türkiye’nin çeperi) tüm taşlar yerinden oynuyor.
Rusya ABD’nin tutumuna, Küba açıklarına nükleer başlıklı denizaltısını getirerek cevap veriyor.
Rusya-Çin bloğu ile ABD’nin güç savaşı çok kutuplu bir dünyaya evriliyor.
Ukrayna ittifakında Nato’ya güç veren Avrupa ülkeleri, Avrupa Ordusu projesi yeniden gündeme aldı.
Orta Doğu’dan Hint-Pasifik’e kadar krizlerin yaşandığı ve ABD, Çin, Hindistan, Rusya gibi güçlü oyuncuların olduğu bir dünyada, Avrupa’da savunma alanında daha güçlü bir işbirliğinin gerekli olduğu savunuluyor.
Türkiye; hem Avrupa Ordusu’na, hem gözlemci olduğu Şangay İşbirliği Örgütü’ne üyeliğe, hem de Brezilya-Rusya-Hindistan-Çin ve Güney Afrika’dan oluşan BRICS topluluğuna yeşil ışık yakıyor.
5 Kasım’da yapılacak Başkanlık seçimlerinde ABD Başkanı Joe Biden’in karşısında aday olan Donald Trump, önceki gün Michigan’da Turning Point Action’da yaptığı konuşmada, Ukrayna’ya açık uçlu askeri destek politikasının ABD’yi “üçüncü dünya savaşına” doğru götürdüğünü dile getirmişti.
Kullanılan sözcükler barışı değil savaşı öne çıkarıyor.