Gazeteci yazar Uğur Dündar, bugün Sözcü gazetesindeki köşe yazısında bir barınak yöneticisinin kaleme aldığı mektubu okuyucuları ile paylaştı. Dündar’ın, ‘Köpek barınaklarında neler yaşandığını biliyor musunuz?..’ başlıklı yazısında barınaktaki sahipsiz köpeklerin nasıl uyutulduğu anlatıldı.
Uğur Dündar’ın yazısının tamamı şöyle:
““Ben bir barınak yöneticisiyim. Sizlere bir barınağın arka planında olan bitenleri anlatmak istiyorum. Umarım bu sesi duyarsınız.
Öncelikle, siz üreticiler ve satıcılar… Hepiniz bir tek gün olsun bir barınakta çalışmalısınız. Belki o gözlerdeki kederli, acı dolu, hüzünlü ifadeyi görürseniz, tanımadığınız ve hiç tanımayacağınız insanlar için köpek üretmekten ve satmaktan vazgeçersiniz.
Az önce sattığınız şu küçük şirin köpek yavrusu var ya… Büyüyüp de artık ‘küçük şirin köpek yavrusu’ olmadığında büyük olasılıkla benim barınağıma düşecek yolu… Peki, bir barınağa bırakılan bir köpeğin yüzde 90 olasılıkla o barınaktan yürüyerek çıkmadığını biliyor musunuz? İster safkan olsun, ister olmasın… İster sahibi tarafından terk edilmiş olsun, ister başıboş olsun… Barınağıma gelen köpeklerin en az yarısı safkan köpekler.
En çok duyduğum bahane; ‘Taşınıyoruz ve köpeğimizi (ya da kedimizi) yeni evimize götürmemiz mümkün değil.’ Öyle mi gerçekten? Ya da ‘Büyüdüğünde bu kadar iri olacağını bilmiyorduk, kocaman oldu!’ Bir Alman çoban köpeğinin ne kadar olmasını bekliyordunuz ki? ‘Ona fazla zaman ayıramıyoruz…’ Öyle mi? Ben günde 10-12 saat çalışıyorum ve 6 köpeğime de zaman ayırabiliyorum, isteyince mümkün bu…
‘Bahçeyi birbirine katıyor!..’ Onu evinize alıp ailenizin bir parçası yapmayı denediniz mi hiç? Köpeklerini bana bırakırken hep söyledikleri de; ‘Biz ona yeni bir yuva bulmak için uğraşamıyoruz, ama eminiz ki barınakta birileri onu sahiplenecektir, çünkü o çok iyi bir köpek…’
Hayır… Büyük olasılıkla köpeğiniz barınaktayken yeni bir yuva bulamayacak!..
Bir barınakta yaşamanın ne kadar zor ve gerilimli olduğunu bilir misiniz?
Anlatayım size isterseniz… Siz köpeğinizi barınağa bıraktıktan sonra yuva bulmak için en fazla 72 saat zamanı vardır. Eğer barınakta yeterince boş yer varsa, ya da köpeğiniz sağlıklı kalmayı başarırsa bu süre belki birkaç gün daha uzayabilir. Eğer üşütür ve nezle olursa oracıkta ölüverir.
Köpeğiniz, havlayan ve ağlayan 25 diğer hayvanla birlikte daracık bir bölmeye tıkıştırılacaktır. Son derece depresif olacak ve kendisini terk eden aileyi düşünerek durmadan ağlayacaktır.
Eğer köpeğiniz şanslıysa, o gün barınağa köpekleri gezdirmek için yeteri kadar gönüllü insan gelir. Eğer yeteri kadar gönüllü gelmezse, köpeğiniz hiç kimsenin ilgisini ve dikkatini çekecek şansı bulamaz, kimse onun için bir şey yapamaz. Kapısının altından uzatılan bir kap yiyeceği ya da kocaman bir vakumlu hortumla atıklarının temizlenmesini saymazsak tabii.
Eğer köpeğiniz iri ve sert ırklardansa (Pitbull, Rottweiller, Mastiff vb), neredeyse barınaktan içeri girdiği anda ölmüştür zaten… Bu cins köpekler asla yeni bir yuva bulamazlar… Ne kadar “şirin”, “akıllı” ya da “iyi huylu” olurlarsa olsunlar, fark etmez!..
EĞER BARINAK DOLUYSA VE KÖPEĞİNİZ İLK 72 SAATTE YUVALANDIRILMADIYSA, YENİ GELECEKLERE YER AÇMAK İÇİN İMHA EDİLİR.
Eğer barınakta yeteri kadar boş yer varsa ve köpeğiniz talep gören ırklardan birindense, imha süresi bir süre daha ertelenir.
Çoğu köpek birkaç gün içinde yaşadığı bölmeyi aşırı koruyucu tavır geliştirir ve takındığı saldırgan tutum nedeniyle imha edilir. En masum, uysal ve sakin köpekler bile bu tavrı geliştirirler.
Köpeğinizin bu engelleri aştığını varsaysak bile, kulübesinden dışarı çıkmadığı için birkaç günde öksürmeye başlayacak ya da üst solunum yolu enfeksiyonuna yakalanacaktır. Barınakların her köpek için tedavi sağlayacak bir bütçeleri yoktur, bu nedenle hastalanan köpeğinizin imha edilmesi kaçınılmazdır.
Size köpeğinizin barınakta nasıl uyutulacağını da anlatmamı ister misiniz?
Önce, köpeğiniz kafesinden tasmayla alınacak. Sevinerek kuyruğunu sallamaya başlayacak, çünkü gezmeye götürüldüğünü sanacak. O “oda”nın kapısına geldiğinde içeri girmek istemeyecek ve deliye dönecek…”
Daha fazlasını yazmaya yüreğim el vermiyor.
Değerli okurum,
Ülkemizde çok daha iyi koşullara sahip barınaklar da var. Ancak bunların sayıları yetersiz.
Eğer küçük çocuğunuz varsa, bırakın “petshop”lara para kazandırmayı, hemen koşun bir barınağa… Oradaki canlardan birini sahiplenerek hem onun canını kurtarın, hem de çocuğunuzun vicdanlı ve sevgi dolu bir birey olarak büyümesini sağlayacak sadık yoldaşını evinize götürün.
İnanın yuvanızın mutluluğu eskiye oranla çok artacak.
BİZ ÇOCUKLARIMIZI BÖYLE BÜYÜTTÜK VE HİÇ PİŞMAN OLMADIK.”